www.beyazdolgular.com

İçeriğe git

Ana Menü

Mine-Dentin-Cement

Kompozitlerde Başarı 1

MİNE

*% 95-98 inorganik kalanı organik yapı ve sudur.
*Anterior incizal kenarda mine kalınlıgı 2 mm. premolar cusplarında 2,3-2,5 mm. molar cusplarda 2,5-3 mm kadardır. Anterior dişlerin kolelerinde sıfırlanır, posterioda fissur diplerinde cok incelir ya da sıfıra yaklasabilir.
*Dislerin saydamlıgı calsiyum yıgılmasına ve homojenlige baglıdır.
*Kuruyan disin rengi daha beyaz görünür.
*Mine prizmaları alt kesici dişlerde 5 000 000, post bir molar dişte 12 000 000 kadardır.
*Mine prizmalarının büyüklüğü  dentin sınırında 4 nanomikron yüzeyde 8 nanomikrondur. Mine-dentin sınırına dik olacak şekilde sınırdan yüzeye doğru doğru mine prizmaları iki prizmanın başı arasına üsttekinin sonu gelecek şekilde demetler halinde yığılırlar. Nadiren ışınsal demetler halindedirler. Genellikle yüzeye doru sağa sola dalga yaparlar. Prizmaların aralarında organik matrix bulunur.
*Mine prizmaları arasında mine-dentin sınırından mine prizmaları arasına uzanan hyper mineralize uzantılar olabilir, yüzeyden dentinin içine kadar uzanan lamel denilen mikroskopik çatlaklar olabilir( bakteri girişi ve çürük için ortam oluştururlar), bazen de mine-dentin sınırından mine prizmalarının arasına  uzanan odontoblast uzantılar olabilir. Bunlarda bazı ağrı ve hassasiyetlerin nedenini açıklamaya yardımcı olacaklardır.
*Bilindiği gibi mine vücuttaki en sert dokudur. Mine yüzeyde en serttir. Mine-dentin sınırına yaklaştıkça bu sertlik azalır.
*Minenin gerilme dayanıklılığı azdır ve kırılgan bir yapıdadır.  Bu nedenle mine için adeta bir yastık görevi gören dentin desteği gerekmektedir. Mineye gelen çiğneme kuvvetleri için dentin süspansiyon görevi yapar. Dentin desteği olmayan mine tabakaları kolayca kırılırlar. Herhangi bir kavite açıldığında dentin desteğinden yoksun mine prizmaları komşu mine prizmalarından kolayca ayrılarak kırılacaktır.
*Mine geçirgen bir yapıdadır ama bu geçirgenlik yaş ilerledikçe azalır.
* Mine ışık kırılma indisi 1,62. Kuru minede 1, ıslak minede 1,33.

DENTİN

*Odontoblastların hücre gövdeleri pulpadadır ve dentin tübüllerinde sitoplazmik uzantıları bulunur.
*Dentin tübüllerinin çeperi intertübüler aralıkdaki dentinden daha çok mineralizedir.
*Dentin tübül sayısı yüzeyde mm2 de 15 000- 20 000 arasındadır. Pulpaya yaklaştıkça bu sayı 45 000- 60 000 lere çıkar.
*Dentin tübül çapları yüzeyde 0,5-1 nanomikron civarında iken pulpaya doğru bu rakam 2-3 nano mikrona çıkar.
*Tübüllerin kanalikül denilen yan kanalları vardır. Bu yan kanallar komşu tübüller ile bağlantıdadır. Böylece bir ağ yapı oluşur.
*Tamir dentini dişteki zedelenmeye yakın bölgede pulpa çeperinde yapılır. Genellikle çürük, kırık ya da preparasyonun pulpaya 1,5 mm. civarında yaklaşmasıyla yapılmaya başlar. Zedelenme nedeniyle tübüllerdeki sitoplazmik odontoblast uzantıları yıkılır ve cansız bir tabaka meydana gelir. Bu cansız tabaka yavaş ilerleyen bir çürüğün altında yüzeyden pulpaya kadar uzanabilir. Daha sonra bu cansız tabakanın altında bir yandan tamir dentini oluşurken bir yandan da yeni sitoplazmik odontoblast uzantılar meydana gelir.
*Cansız dentin tabakası yaşlanmaya bağlı olarak oluşabileceği gibi diş sıkma ve gıcırdatma gibi problemlerde de meydana gelir. İnter tübüler mineral yapı tübüllerin içine dolmaya başlar. Yüzeye yakın tübüllerden başlayarak pulpaya doğru tübüller tıkanır ya da kapanır.
*Tamir dentini birincil ve ikincil dentinden farklıdır ve pulpal yüzeyin tıkandığı yüksek oranda kanalsız bir yapı oluşturur.  Bu nedenle uyaranlara karşı çoklukla duyarsızdır.
*Yaşlanmaya, diş sıkma-gıcırdatmaya bağlı ya da yavaş ilerleyen bir çürüğe bağlı olarak oluşan bu cansız dentin tabakası sert ve dayanıklıdır. Pulpayı irritanlara karşı koruma görevi yapar. Bu dentin tabakasına sklerotik dentin tabakası denir.
*Yaşlanmaya bağlı olan sklerotik dentine fizyolojik skleroz, gıcırdatma ya da yavaş ilerleyen çürüğe bağlı oluşan sklerotik dentine reaktif skleroz denir. Reaktif skleroz daha radyoopaktır.
*Dentin %75 inorganiktir. %20 organik ve %5 sudur.
*Dentin mineral içeriği yaş ilerledikçe artar.
*Mine, dentinden 5 kat daha serttir.
*Dentin mine tabakasına yaklaştıkça sertliği artar. Çünkü mineralizasyon artar.
*Dentin gerilme dayanıklılığı minenin yarısı kadardır ve 40 MGp. dır.  
*Dentin sıkışma dayanıklılığı daha yüksektir ve 260 MGp.dır.
*Prepare edilmiş dentin hava ile aşırı kurutulduğundan tübüllerin dibindeki odontoblastlar tübül içine çekilebilecektir. Bu durmuda yapılan bir kompozit restorasyon sonrasında tübül sıvı hareketi nedeniyle hssasiyetler görülebilecektir.
*Minesi olmayan  dentin tabakasının tübüllerine mikroorganizmalar 1 hafta içerisinde yerleşmeye başlarlar.
*Bonding, bağlantısı, a) etching yapılmış dentin yüzeyinde büyük oranda resin-tag'lar ile , b) asitle demineralize olmuş intertübüler dentin yüzeyine tutunarak ve c)kollegen lifleri sararak  elde edilir.
*Bondingin intertübüler alanda tutunması yüzeye yakın dentinde yüksektir. Pulpaya yaklaştıkça tübüllerin birbirine yaklaşması sonucunda, intertübüler alanlar azalır ve bonding intertübüler alana tutunma gücü yüzeydeki  tutunmaya göre daha azalır.

CEMENT

*Cement ince bir tabaka olarak kök yüzeyini sarar.  Yapısında  yaklaşık olarak %45-50 inorganik ( hidroksi apatit kristalleri) , % 50-55 organik materyal ( Protein polisakkarit ve kollagen yapı) ve su bulunur.
*Cementte damarlanma yoktur.
*Alveoldeki bağlanmayı devam ettirebilmek için yüzey cementte eskime oldukça alttan yenisi yapılır. Cement oluşumu hayat boyunca devam eder.
*Cement kolede mine-cement sınırında mineye bağlanır. Dişlerin % 10'unda Bazen bu bağlanma eksik olur ya da olmaz. Bu da kole bölgesinde nedeni anlaşılamayan hassasiyetlerin açıklanmalarına yardımcı  olabilmektedir.

 
İçeriğe Geri Dön | Ana Menüye Geri Dön